Ebeveynler için Yapılandırma Becerisi

Ebeveynler için Yapılandırma Becerisi

Ebeveynler için Yapılandırma Becerisi

Ebeveynler için Yapılandırma Becerisi

Bir gün çocuklarının başarısızlığından şikâyet eden bir çifte "Çocuğunuz hangi konularda iyidir?" diye sordum ve çocuklarının geçmişteki okul başarılarından keyifle bahsettiklerini gördüm. Bir süre sonra, “Peki, şu anda hangi konularda başarılı?” diye sorduğumda cevap bulamadıklarından kendilerini şaşırmış bir halde buldular. “O halde, başarının sizin için anlamı nedir, bunu konuşalım” dediğimde, genellikle anlamlarında akademik başarı olduğunu fark ettiler.  Çocukları ise başarıyı şöyle tanımladı: “Ben mutluyum; arkadaşlarım var, okulumu da seviyorum, bir kaç dersimden düşük not alıyorum, annemle babam buna çok kızıyor.” Anne ve baba, çocuklarının iyi olan yanlarını yazmaları konusunda o hafta güzel bir çalışma yaptılar. Birçok harika şey yazdılar ve sonraki aylarda çocuklarına bu güçlü özellikleri sık sık hatırlattıklarında, çocuklarının zaman içinde daha mutlu olduğunu, aralarındaki bağın kuvvetlendiğini ve zayıf derslerine karşı daha çok çalışma isteği geliştiğini söylediler.

Başka bir seansımda, iki kardeşin birbiriyle kavga ettiği bir aile ile çalışma fırsatı buldum. Abla, kardeşini çok sevdiğini ve onunla uğraşmaktan keyif aldığını; kardeş ise, ablasından korktuğunu ve sürekli hırpalanmaktan usandığını söylüyordu. Her ikisinden, birbirlerinin en sevdiği özelliklerini yazmalarını istediğimde, küçük kardeşin yanıtı “Yok ablamın sevdiği bir özelliği!” olurken abla, “Ben yazarım.” dedi. Bir hafta sonra çocuklarla yaptığım görüşme öncesinde, anneleri kavgalarının azaldığını sevinçle ifade etti. Merak içinde yazmalarını istediğim çalışmayı sordum çocuklara. Küçük kardeş on beş madde yazmış abla da on bir madde yazmıştı. O hafta boyunca iyi özellikleri yazma sözü verdikleri için birbirlerinin iyi yanlarına odaklanmış durumdaydılar. Abla ve kardeş, birbirlerinin iyi yanlarını görmeye başladıklarında, bu iyi yanları görmezden gelemediler. Böylece fark ettikleri bu güçlü yönler, birbirlerine daha hoşgörülü yaklaşmalarını ve birbirlerini daha iyi anlamalarını sağladı. Hatta o görüşmede küçük kardeş, ablasının kendisini hırpalama davranışının aslında onunla zaman geçirmekten hoşlandığı anlamına geldiğini duyunca tatlı bir gülümseme gönderdi ablasına ve “Canım acıyor abla, o zaman yumuşak oynayalım.” dediğinde, ablasından duyduğu “tamam” kelimesinin onu çok mutlu ettiğini söyledi. Birbirlerine kızdıkları zamanlarda yazdıkları olumlu özelliklerine bakma sözü verdiler. Sonrasında kardeşlerin ilişkisi nasıl oldu? Evet, zaman zaman kavga etmişler, yalnız birbirlerine zarar vermeyecek düzeydeymiş kavgaları.

Yapılandırma becerisi, bireylere unuttukları ya da genelde günlük yaşam içinde odaklanamadıkları güçlü yönlerini gösterme, hatırlatma becerisidir. Çocuklarda bu beceriyi kullanabilmemiz için öncelikle iyi yönlerini görebilmek konusunda zihnimizi eğitmemiz gerekmektedir. İşte tam da bu noktada ebeveynlerin, çocukların zayıf ya da geliştirilmesi gereken yanlarından çok, güçlü olan yanlarına odaklanarak bunu sık sık çocuklara söylemeleri iyi bir yoldur. Şöyle düşünürsek; çocukken herhangi bir dersimizin kötü olduğunu deneyimlediğimizde bunu çevreden de defalarca duymak bize muhtemelen kötü hissettirmişti. Bunun sürekli tekrar edilmesi belki de o dersi çalışma isteğimizi azaltmıştı,  destekleyici davranışlar görmediğimizde, zaman içinde denemeyi bırakarak ben bu derste/konuda kötüyüm inancını geliştirmiştik ya da destekleyen ebeveynlerimiz ve eğitimcilerimiz olduğunda tekrar denemeye çalışmış ve ufak ufak başarıyı tadarak becerilerimizi geliştirmiştik. Günlük hayatımızda da böyle değil midir; yeni bir şeye istekle başlayıp yeterliliğimizi geliştirmek için çabalarız. Bir kaç deneme sonucunda başarısız olur ve başarısız olduğumuza fazlaca odaklanırsak motivasyonumuz düşmeye başlar. Destekleyici ailemiz, dostlarımız ya da yöneticimiz varsa farklı yollar denememizin yolunu açarak yeterliliğimizi ve motivasyonumuzu arttırırlar.

Günümüzde insan ilişkileri, farklı yeterlilik düzeyindeki kişilere farklı davranmaya bizi yönlendiriyor. Aynı işte istediğimiz doyumu yakaladığımızda ve uzun süre bu durumda kaldığımızda bir süre sonra keyif alamayabiliyoruz. Yüksek motivasyonu ve yüksek becerisi olan bir öğrenci de bir süre sonra bu durumdan keyif alamayabiliyor. İşte bu noktada yapılandırma becerisi yüksek olan bir eğitimci, bu öğrenciyi arkadaşlarına iyi olduğu konuları öğretmeye ve yeni beceriler kazandırmaya teşvik ederek onun motivasyonunu sürekli tutmaya odaklanıyor.

Bu süreçte ailelerin gözlemlemesi gereken iki önemli nokta ortaya çıkıyor: Birincisi öğrencinin yeterlilik düzeyi, ikincisi istek durumu. Yeterliliği, konu hakkındaki bilgi ve beceri düzeyi; isteği, o konu hakkındaki motivasyonu olarak düşünebiliriz. Ve genellikle yeterlilik arttıkça istekyükseliyor, istek oluştukça yeterlilik artmaya başlıyor. Burada dikkat edeceğimiz nokta, bu gözlemi konu temelli yapmamız gerektiğidir. Yani çocuğunuz matematik dersinde yetersiz ve çalışma konusunda çok isteksiz olabilir; bunun yanında Türkçe dersinde yeterli ve çalışmak konusunda çok istekli olabilir. Bu gelişim alanını da çocuğunuzu çok iyi dinleyerek ve ona sorular sorarak gözlemleyebilirsiniz.

Örneğin, matematiği sevmediğini söyleyen bir çocuğa şu soruları sorabiliriz:

S: “Matematiği ne olsaydı severdin?”,

C: “Kolay olsa.” 

S: “O halde sen matematiği kolay olsa severdin doğru mu?”

C: “Evet kesinlikle.”

S: “Peki, kolay olsaydı matematik çalışmaya istekli olur muydun?”

C: “Evet.”

Bu durumda ebeveyn şunu düşünebilir: “Çocuğumda bilgi ve beceri, yani yeterlilik ile ilgili bir destek ihtiyacı var ve istek uyandırmak için bu konuda sorular sorabilirim.”

 “Peki, şu ankinden daha farklı ne yapsaydın matematik daha kolay olurdu?”

Ya da bir diğer soru “İstekle çalıştığın Türkçe dersini düşünmeni istesem, onun kolay olmasını nasıl sağladın?”

Verdiği cevapları eyleme dönüştürmesi için onu destekleyin.

Buna, seni mutlu edecek şekilde nasıl başlayabilirsin?

Çocuğunuzun kendi kendine başlayamadığını gözlemlerseniz şunu sorabilirsiniz:

“Bizden bu konuda herhangi bir beklentin var mı?”, “Sana nasıl destek olabiliriz?”

Dikkat ettiğiniz üzere, çocuğunuza ne yapacağını siz söylemediniz; onun kendi cevaplarını kendisinin bulabileceğine inandığınız bir yaklaşım sergilediniz. Yani sorularınızın diğer anlamları şunlardı: “Senin deneyimlerini önemsiyorum, bu konudaki cevaplarını merak ediyorum ve seni desteklemeye hazırım.”

İnsan kim olduğunu bilmek için kim olmadığını deneyimleyen varlıktır; zıtlıklar bizi geliştirir; bir konuda yetersiz isek bu durum yeterli olabilme isteğinin doğması için bir fırsattır. Gelişimin doğasında zıtlıklar vardır. Başarısızlık dediğimiz kavram başarılı olma yolundaki deneyimlerimizdir. İşte tam bu noktada, ebeveyn ve öğretmenlerin istek yani motivasyonu arttırabilmek için kendini başarısız gören bir öğrenciye sorabileceği güçlü bir soru vardır. “Bir daha bunu yapsan nasıl yaparsın?” Bu soru zihni çözüme odaklayan güçlü bir sorudur. "Neden düşük not aldın, neden yapamadın?" soruları zihni soruna daha fazla odaklar. Odaklandığımız şeyler bir süre sonra seçimlerimiz olur. Amacımız, çocukları çözüm üretme becerisi gelişmiş bireyler olarak yetiştirmekse, “Nasıl Yaparsın?” sorusu çoğu durumda daha geliştirici bir soru olacaktır.

Birçok ebeveyn çocuklarının hem hayatta hem de okulda başarılı olmasını ister. Genellikle çocuklarının güçlü olduğu yanlarına odaklanmak yerine zayıf olduğu yanlara odaklanmak, ebeveynin çocuğunun zayıf yanını geliştirme isteği ile yaptığı bir odaklanma türüdür. Ebeveynlerin de kendi rolleri ile ilgili iyi oldukları yanları düşünerek motivasyonlarını yüksek tutmaları, çocuklarının sevgi dolu ve başarılı bir yaşam sürmelerine çok büyük destek sağlar. Peki, şu andan itibaren çocuklarınızın geliştirebileceği yanlarına güçlü yanlarıyla tekrar bakmasını isteseniz neler değişirdi?

 

Haydi, önce kendinizin sonra çocuğunuzun başarılarını listelemekle başlayın; bakalım neler değişecek?

Ben iyi bir anne/babayım çünkü:

1)

2)

3)

Çocuğumun şu özelliklerini çok beğeniyorum:

1)

2)

3)

Artık güçlü yönlerime ve çocuğumun güçlü yönlerine odaklanmayı seçiyorum çünkü;

1)

2)

3)

Kendiniz ile ilgili soruları yanıtlarken, olumsuz bir şey düşündüğünüzde, “Bunu hangi güçlü yanımla aşarım?” sorusunu sorarak kendi düşüncelerinizi izleyebilirsiniz…

 

Sevgi ve Saygılarımla..

Fatma Gökçe PINAR

Profesyonel Koç (ICF Uluslararası Koçluk Federasyonu - PCC)

AC Türkiye İletişim Başkanı (AC - Koçluk Birliği)

Anka Koçluk Eğitim Danışmanlık A.Ş. Kurucu Eğitmen, Koç

 

Gökçe Pınar'ın Ankara Anka Koçluk'ta 1 Mart saat 18:00'da gerçekleştireceği ücretsiz koçluk yaşam atölyesine katılmak için sağ taraftakı "Bilgi Almak İstiyorum" formunu doldurabilir ya da 0312 439 05 13'u arayarak rezervasyon yaptırabilirsiniz.