Logomuzun Hikayesi
Kaf dağına ulaşmak isteyen kuşlara yol arkadaşlığı yapmak...
Anka Kuşu, rivayete göre bilgi ağacının dallarında yaşar ve çok şey bilirmiş. Kuşlar dünyasında ters giden her şeye Anka’nın çözüm bulacağına inanılırmış. Anka Kuşu ortalıkta görünmez olduğunda, diğer kuşlar onu aramak için yola koyulurlarmış. Yalnız ona ulaşmak zorluymuş çünkü o, Kaf Dağı’nın tepesinde yaşar ve oraya varmak için de zorlu vadiler, tepeler aşmak gerekirmiş.
Zamanlardan bir zaman, kuşlar yaşadıkları zorluklar nedeniyle Anka Kuşu’na danışmak için hep birlikte bir yolculuğa çıkmışlar. Kuşlardan çoğu, bu zorlu yolculuk karşısında, eski yaşamlarını özleyerek vazgeçmeye başlamış. Nihayet, beş vadiden geçtikten sonra, altıncı vadi ‘şaşkınlık’ ve sonuncusu olan yedinci vadi ‘yok oluş’ta birçok kuş umudunu yitirmiş… Kaf Dağına vardıklarında sadece otuz kuş kalmış ve hep birlikte Anka Kuşu’nu aramaya koyulmuşlar.
Bu rivayette, kuşların geçirdiği yolculuğu, kişinin koçu ile çıktığı yolculuğa çok benzetiyorum. Bu öyle bir yolculuk ki, aşamalarında zorluklar var, alışkanlıklara özlem var ve en güzeli de farkındalıkla kendini yeniden var etme süreci var. Nasıl ki Kaf Dağı’na varan kuşları o yolculukta dayanıklı kılan kendi kanatları ve azimleriydi; koçluk yolculuğunda da kişi kendi kararlılığı ve azmi ile ilerliyor. Kişi hedefine ulaştığında aslında kendi mükemmelliğine ulaşmanın, kendisinin tam ve bütün olduğunu anlamasıyla gerçekleştiğini fark ediyor. Kuşlar bu yolculukta Anka Kuşu’nun yol boyunca kendilerine yardımcı olduğunu düşünmüşlerdir. Tepeye vardıklarında ise Anka Kuşu’nun var olmadığını, aradıklarının kendileri olduğunu ve aslında bu yolculuğun kendilerine yapılan yolculuk olduğunu, Anka Kuşu’nun kendileri olduğunu anlamışlardır. Tıpkı koçluk yaptığımız kişilerin tüm başarılarının kendi varlığı, mükemmelliği, çabası ve farkındalığı ile ilgili olduğu gibi. Bu hikâyede Anka Kuşu, varmış gibi güç veren ancak gerçekte var olmayan bir kuştur. Tıpkı koçluk sürecinde varlığı ile güç veren; ancak kişiye, kişinin kendi varlığının gücünü ve bütünlüğünü hatırlatan bir koç gibi…
Kaf dağına ulaşamayan kuşlar Anka Kuşu olduklarını anlamak için daha farklı deneyimlere ihtiyaç duyuyorlardı. İnsan da kim olduğunu bilmek için kim olmadığını deneyimlemiyor mu? İşte tam bu yüzden koçlar hata ya da başarısızlık kavramını sadece harika bir deneyim olarak görürler ve koçluk yaptıkları kişinin kim olma yolculuğuna arkadaşlık yaparken, kişinin hata ya da başarısızlık olarak gördüğü deneyimler için “bu deneyim sana ne öğretti” diye sorarlar. Kaf dağına yapılan yolculukta 30 kuşu başarıya ulaştıran ne olmuştu? Bu kuşlar tıpkı koçluk yaptığımız kişiler gibi kendi mükemmelliklerine ve değişime ihtiyaç ve istek duyarak hedef belirlemiş, hangi vadilerden geçeceklerini planlamış, alışkanlıklarını değiştirerek azim ve sabırla ilerlemişlerdir. Kendi içsel yolculukları ve değerleri için değişmeyi kabul etmişlerdir. Bu sebeple Anka Kuşlarına küllerinden yeniden doğan kuşlar denir.
Kendi Kaf Dağı’na ulaşmak isteyen insanların yolculuğuna arkadaşlık yapmak, bizi yeni bir biz yaparak kendimizden yeniden doğurur. Her koç aynı zamanda bir Anka Kuşu gibidir. Çünkü her koçluk görüşmesinde o da koçluk yaptığı kişi ile yeniden doğar…
İşte bu yüzden biz “Anka Koçluk”uz ve Anka Koçluk’tan doğan koçlara Anka Koç diyoruz…
Sevgiyle…
Gökçe PINAR
Anka Koçluk Yönetim Kurulu Başkanı